Görmezden gelinen durumlara farkındalık oluşturmak için; sadece kendin için değil, başkaları için de farkındalık yaratmak çok değerli.
Unutma: bazı takıntılar senin değil, toplumun içine işlediği sessiz emirlerdir. Onları anlamak, sadece psikolojik değil sosyolojik bir uyanıştır da.
Birlikte “anlam” üretin: Sadece görev paylaşmak değil, birlikte anlam üretmek ilişkideki aşkı besler. Ortak hedefler, ortak değerler ve birlikte kurulan hayaller, aşkı derinleştirir. Evliliğin sorumluluğu ile eşe duyulan aşk bazen karşı karşıya gelebilir. Ancak bu çakışma, doğru yönetildiğinde bir rekabet değil, bir iş birliğine dönüşebilir.
Evliliğe aşık olmakla eşe aşık olmak arasındaki farkı anlamak, ilişkinin hangi temeller üzerine kurulduğunu gösterir. İdeal olan, bu iki bağlılığın birlikte var olmasıdır. Hem kurumun sağladığı düzen hem de eşin kişiliğine duyulan sevgi, sağlıklı bir ilişkinin temel taşlarıdır.
Zihin, beş boyutlu bir evrendir; keşfetmeye hazır mısın?
Sosyoloji yalnızca bir bilim değil, aynı zamanda bir farkındalık biçimidir.
Dağıldığımızı düşünüyorsak, nasıl toplayabileceğimize dair de bir görüşümüz olmalı.
Aşk hâlâ var. İnsanlar hâlâ seviyor, bağ kuruyor, birlikte yaşlanmak istiyor. Ancak günümüz ilişkileri, artık sadece kalpten değil, cebin durumundan da geçiyor. Bu noktada toplumsal yapıyı yeniden düşünmek, evlilik ve ilişki kavramlarını dönüştürmek kaçınılmaz hale geliyor.
“Çalışmak istedim, sistem uygun görmedi” diyen milyonlarca birey, aslında bu sistemin dönüşümü için bir işaret fişeğidir. İşsizlikle mücadele etmek, sadece istihdam yaratmak değil; bireyin çabasını anlamlı ve değerli kılacak insani ve adil bir toplumsal yapı inşa etmekle mümkündür.
Unutulmamalıdır ki, mesleği elinden alınan bir birey, yalnızca gelirini değil; kendisini, benliği, değerini kaybeder. Biz sosyologlara ve aile danışmanlarına düşen görev ise bu kaybı görünür kılmak ve o bireyin yeniden umutla bağ kurabileceği yolları açmaktır tekrar benliğini inşa edip eyleme geçmesi için disiplin ve planlar, projeler sunmaktır.