Modern insanın karşı karşıya olduğu en temel sorunlardan biri, kendi öz doğasından gittikçe uzaklaşmasıdır. Birey, içinde yaşadığı kültürün, ailenin, okulun ve medya gibi sosyal yapılarla şekillenen değer sisteminin etkisiyle; başlangıçta sahip olduğu doğal dinginliği, sezgisel bilgeliği ve ahlaki dengeyi zamanla yitirir. Felsefi danışmanlık, bu kaybın farkına varılması ve kişinin tekrar kendi özüyle temas kurabilmesi için bir alan açar. Bu makalede, felsefi danışmanlık çerçevesinde "geriye dönüş" kavramı üzerinden bir “saflaştırma” süreci tartışılacak; olumsuz alışkanlık ve değerlerin nasıl tanınıp ayıklanabileceği ve bireyin nasıl yalınlaşarak huzura ulaşabileceği incelenecektir.
Felsefi Danışmanlığın Temel Amacı: Kendini Bilmek
Felsefi danışmanlık, antik Yunan felsefesinden bu yana “kendini bil” düsturunu temel alır. Burada bilmek, sadece zihinsel bir bilgi edinme eylemi değil; varoluşsal bir açıklığa kavuşma, kendilik deneyimiyle yüzleşme sürecidir. Danışmanlık süreci, bireyin hayatına dışardan eklenmiş, ona yabancılaşma getiren inançları, değerleri, beklentileri sorgulamasına yardımcı olur.
Bu bağlamda “saflaşmak” kavramı, kişinin özüne ait olmayan katmanlardan arınması anlamına gelir. Bu katmanlar genellikle dışsal koşullarla içselleştirilmiş ama bireyin hakiki varoluşuyla çelişen inanç ve tutumlardır.
Olumsuz Alışkanlıklar ve Değerler: Kişiliğin Kirlenme Süreci
İnsan doğuştan ne iyi ne de kötüdür; ancak dünyaya karşı açık, duyarlı ve anlam arayışına sahip bir varlıktır. Bu doğallık, zamanla çevresel faktörlerle örselenebilir. “Sen yetersizsin”, “başarılı olmak için başkalarını ezmelisin” gibi öğretiler, bireyin kendi doğallığını bastırmasına neden olur.
Bu tür değer ve alışkanlıklar üç temel yolla kişiliği bozar:
- Zihinsel düzeyde: Gerçeklik algısı çarpıtılır, birey sürekli kıyas, yargı ve beklenti içinde yaşar.
- Duygusal düzeyde: Utanç, suçluluk, değersizlik gibi duygular yerleşir.
- Davranışsal düzeyde: Otomatik tepkiler, bağımlılıklar ve kaçış davranışları gelişir.
Saflaşmak: Arınarak Yalınlaşma
“Saflaşmak” burada ilkelere geri dönmek değil, sahici olana yönelmektir. Bu kavramla anlatılmak istenen, doğrudan çocukluğa veya nostaljik bir geçmişe dönüş değil; insanın doğasında var olan dinginlik, açıklık ve sadeliğin yeniden keşfidir.
Saflaşma süreci üç adımda gerçekleşir:
- Fark Etme: Birey, kendisine ait olmayan düşünce ve değerleri gözlemlemeyi öğrenir.
- Sorgulama: Bu inançların neden benimsendiği, neye hizmet ettiği araştırılır.
- Bırakma: Gereksiz olan bırakılır; birey, daha yalın ve samimi bir varoluş biçimine yönelir.
Felsefi Danışmanlıkta Saflaştırma Yöntemleri
Felsefi danışman, danışanla birlikte şu tür yaklaşımları uygular:
- Sokratik Diyalog: Varsayılan doğruların kökeni sorgulanır.
- Anlam Haritalaması: Bireyin hangi değerlerin peşinden gittiği analiz edilir.
- Negatif İnanç Ayıklama: “Ben değersizim”, “Dünya güvenilmezdir” gibi inançlar kökünden sorgulanır.
- Sessizlik: Bireyin düşünsel yüklerinden uzaklaşıp içsel farkındalığa ulaşması teşvik edilir.
Saflaşmanın Sonucu: Huzur ve Hakiki Varlık
Saflaşma, herhangi bir dış başarıyı değil, içsel dengeyi hedefler. Bu noktada birey;
- Daha az şeyle yetinmeyi öğrenir,
- Daha az düşünceyle daha derin farkındalık geliştirir,
- Daha az beklentiyle daha fazla huzur yaşar.
Hakiki olanla temas, bireyin kendi varoluşunu daha sahici, daha etik ve daha dingin bir biçimde yaşamasını sağlar.
Felsefi danışmanlık, bireyin varoluşunu sadece geleceğe dönük biçimlendirme değil; geçmişte üzerini örttüğü özünü açığa çıkarma sürecidir. Geriye dönüş, bir gerileme değil; gelişimin en saf ve hakiki halidir. Bu bağlamda saflaşma, ruhsal bir temizlik değil, düşünsel bir arınma; duygusal bir sadeleşme ve etik bir özdeşleşme sürecidir.
Kendi öz doğasına yaklaşabilen birey, hem kendisiyle barışır hem de dünya ile daha hakiki bir ilişki kurar. Felsefi danışmanlık ise bu dönüş yolculuğunun yoldaşı ve tanığı olur.