Evliliğe mi Aşığım, Yoksa Eşime mi?
Şennur Ergin
Aile Danışmanlığı
Toplum olarak evliliğe büyük anlamlar yüklüyoruz. Birçok kişi için evlilik, hayatın dönüm noktalarından biri, sosyal statünün bir göstergesi, hatta kişisel mutluluğun vazgeçilmez bir parçası. Ancak bazen, evlilik yolculuğunda ilerlerken bir soru zihnimizi kurcalar: "Ben evliliğe mi aşığım, yoksa eşime mi?" Bu soru, hem bireysel farkındalık hem de ilişkisel sağlığımız için büyük önem taşır. Çünkü cevabı, ilişkimizin gerçek doğasını ve geleceğini şekillendirebilir( Uğur, Z. ve Baş, A.U. 2022:1494).
Sosyolojik açıdan bakıldığında, evlilik kurumu; toplumların sürekliliğini sağlamada, cinsiyet rollerini ve sorumlulukları tanımlamada önemli bir araçtır. Kültürel olarak bize “iyi bir evlilik” ideali sunulur: uyumlu çiftler, düzenli bir yaşam, çocuklar, aile bağları… Bu ideal, zamanla bireylerin zihninde bir “rol modeli” haline gelir. Ancak bu modelle o kadar özdeşleşiriz ki, kimi zaman evliliğin kendisine, o yapının temsil ettiği düzene, statüye ve güven duygusuna aşık oluruz. Bu, eşimize duyduğumuz sevgiyle karışır ya da onun önüne geçebilir( Uğur, Z. ve Baş, A.U. 2022:1494).
Danışmanlık sürecinde sıkça karşılaştığımız durumlardan biri şudur: birey, evliliğin getirdiği düzeni, “birlikte olma” halini seviyor ama zamanla eşine karşı olan duygusal yakınlıkta bir azalma hissediyor. Bu durumda, kişi aslında evliliğin yarattığı güvenli alana mı bağlıdır, yoksa eşinin kişiliğine, değerlerine ve birey olarak varlığına mı?
Evliliğe aşık olmak; düzeni, toplumsal kabulü ve güven duygusunu sevmekle ilgilidir. Eşe aşık olmak ise, onunla birlikte değişmeye, gelişmeye, zorluklara rağmen yanında kalmaya dair daha derin ve kişisel bir bağdır. Biri daha çok dışsal motivasyonlara, diğeri ise içsel duygusal bağlara dayanır.
Bu sorunun cevabını bulmak, yalnızca ilişkinin geleceği için değil, kişinin kendini tanıması açısından da büyük bir fırsattır. Eğer kişi, evliliğe mi yoksa eşine mi bağlı olduğunu sorguluyorsa, bu farkındalık yolculuğu başlamış demektir (Uğur, Z. ve Baş, A.U. 2022:1495).
Peki ne yapmalı?
Kendinize şu soruları sorun:
Eşim değişseydi, yine de onunla birlikte olmak ister miydim?
Evliliğin getirdiği konfor ve toplum içindeki statü ortadan kalksa, bu ilişkide kalır mıydım?
Onunla geçirdiğim zaman mı beni mutlu ediyor, yoksa "evli olmak" duygusu mu? (Mutlu, D.D. ve Can, Y.F. 2021:104).
Duygusal bağınızı gözden geçirin: Sevginiz alışkanlığa mı dönüşmüş? Eşinizle konuşmadan geçen saatler günleri buluyor mu? Ortak hayalleriniz hâlâ var mı?
Profesyonel destek alın: Bu sorunun cevabı bazen tek başına bulunamayabilir. Tarafsız bir gözlem ve yönlendirme, ilişkiyi yeniden değerlendirmek için güçlü bir adım olabilir.
Gerçek bağları güçlendirin: Evlilik yalnızca bir kurum değil, aynı zamanda bir yol arkadaşlığıdır. Eşinizi gerçekten tanımaya, onu yeniden keşfetmeye açık olun. Bu süreçte sevginin yeniden filizlenmesi mümkündür( (Mutlu, D.D. ve Can, Y.F. 2021:105).
Evliliğe aşık olmakla eşe aşık olmak arasındaki farkı anlamak, ilişkinin hangi temeller üzerine kurulduğunu gösterir. İdeal olan, bu iki bağlılığın birlikte var olmasıdır. Hem kurumun sağladığı düzen hem de eşin kişiliğine duyulan sevgi, sağlıklı bir ilişkinin temel taşlarıdır. Kendinize bu soruyu sormaktan çekinmeyin. Çünkü bazen en doğru sorular, en önemli değişimlerin başlangıcıdır( Majidova , F. ve İpek, M. 2020:75).
Kaynakça
Uğur, Z. ve Baş A.U. (2022 ), Evli Bireylerin Evlilik Doyumlarının, Eşe Kendini Açmalarının ve Bağlanma Yaralanmalarının İncelenmesi, Batı Anadolu Eğitim Bilimleri Dergisi , (2022), 13 (2), 1480-1510
Mutlu, D.D. ve Can, Y.F. (2021), Evli Bireylerde Evlilik Uyumu ve Aşk Tutumunun Psikolojik İyi Oluş Üzerindeki Etkisi, İstanbul Gedik Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Klinik Psikoloji Yüksek lisans Tezi, ss (99-117)
Majidova , F. ve İpek, M. (2020), Bağlanma Stili ile Evliliğe Yönelik Tutum Arasindaki İlişkinin İncelenmesi, Özgün Araştırmalar ( Original Research Dergisi, ss (57-78)