Sosyolog Dergisi Bir DUSODER Yayınıdır

Kapatmak için ESC Tuşuna Basın

Türkiye'nin Aşamadığı Handikap: Eğitim

Kendimize “Türkiye’nin en önemli sosyal sorunu nedir?” diye sorduğumuz zaman, muhtemelen aklımıza birçok farklı sorun gelecektir. Bu sorun kimine göre ekonomidir, kimine göre terördür, kimine göre şiddettir, kimine göre hayat pahalılığıdır, kimine göre işsizliktir, kimine göre de şu an gündemimizde olan koronavirüs salgınıdır veya daha çeşitli birçok şey olabilir. Bana göre ise bütün bu sorunlar dikkatle incelendiğinde karşımıza esas sorun çıkmaktadır: Eğitim. Aslında hepimiz eğitim sisteminin yanlış ve yetersiz olduğundan, bu yüzden toplumsal olarak ilerleyemediğimizden bahsediyoruz fakat; iş teorik bilgiyi pratiğe geçirmeye geldiğinde yol alamıyoruz; çünkü bu konuya yüzeysel bir şekilde yaklaşıyoruz. Örneğin yoldan geçen 10 kişiye “Türkiye’de eğitim sistemi neden yanlış?” diye soracak olursak, bu kişilerin yarısından fazlası “Çünkü eğitim ezbere dayalı” cevabını verecektir. “Peki ezbere dayalı eğitim nedir?” diye sorduğumuzda ise çoğunluk, muhtemelen burada bir tıkanma yaşayacaktır. Esasen ezbere dayalı eğitim, bilgiyi zihinde tutma işidir ve dolayısıyla yalnızca zihin becerisini ölçer. Bunun sonucu olarak da sorunlara çözüm üretemeyen, taklitçi nesiller yetişir. Evet bu önemli bir sorundur; fakat Türkiye’de eğitim sisteminin esas sorunu ezbercilikten ziyade sistemin, adeta bir sistemsizlik üzerine kurulu olmasıdır. Örneğin, eğitimde dünya öncülerinden olan Singapur, eğitim sistemlerini iyileştirmek için oluşturduğu planın üzerinde 5 sene çalıştıktan sonra bu planı hayata geçiriyor. Türkiye’de ise eğitim, politik düzlemden sıyrılamadığı gibi 1 gün içerisinde bile sistem tamamen değişebiliyor. Bu yüzden öncelikle köklü ve planlı bir eğitim modeli oluşturmak şart. Ayrıca müfredatı hazırlayan kişiler de yeterli donanıma sahip olmalı ve bu kişiler kesinlikle liyakat gözeterek seçilmeli, iyi bir müfredat çok önemli. Bunların yanı sıra üniversite sınav sonucu sıralamaları da öğretmenlik kriterlerini ölçmek için yeterli bir ölçüt değil. Bu sebeple öğretmen adayları, ayrı yeterlilik ölçütleriyle değerlendirilmeli ve eğitim fakülteleri de bu bilinçle öğrenci alıp yetiştirmelidir. Misal eğitimde öncü kabul edilen Finlandiya’da öğretmen adayları her sene 20 kredilik zorunlu staj yapıyor. Türkiye’de ise bu staj yalnızca 4.sınıfta en fazla 8 kredi olarak yapılıyor. Bir saha mesleği için bu stajın da yetersiz kaldığı çok açık. Yine Finlandiya ve Singapur’da öğrenciler okula ayakkabılarını çıkararak evleriymiş gibi giriyor, plates topu üzerinde matematik dersi dinliyor, dersler interaktif bir şekilde işleniyor ve okul temizliği de dahil; okula karşı aidiyet bilinci oluşturacak etkinliklerle vakitlerini geçirmeleri sağlanıyor. Böylece okul onlar için “kaçılması gereken bir yer” olmaktan çıkıyor. Ayrıca kolay-zor ders gibi bir algı da yok; çünkü not sistemi üzerine bir rekabet yerine “bilgi edinme bilinci” temelinde bir sistem işliyor. Yine Finlandiya, Singapur, Güney Kore, Japonya gibi eğitim öncüsü ülkelerde öğretmene verilen değer de had safhada ve öğretmenlerin maddi-manevi mesleklerinden son derece memnun oldukları biliniyor -ki eğitimin iyileşmesi açısından bu da oldukça önemli bir etken- Türkiye’deki eğitim sisteminin ise bu uygulamalardan uzak olduğu görünen bir gerçeklik. Bu yüzden Türkiye’nin dünya öncülerinin bu eğitim modellerini, ciddi bir planlamayla kendi toplumsal yapısına kanalize ederek, olabildiğince çabuk bir şekilde uygulaması gerekiyor; çünkü 3 yılda bir yapılan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) testleri incelendiğinde, durumun vahimliğiyle bir kez daha karşılaşıyoruz. Neredeyse tüm alanlarda OECD ortalamasının altındayız. Eğitim bir ülkenin kalkınması için en gerekli araçlardan biriyken, bu durumu görmezden gelmek veya ertelemek aslında söz konusu bile olmamalı. Öğrenci-eğitim ilişkisinin daha da açılmayacağı, eksilerin değil de artıların ön plana çıkacağı ve bunlardan bahsedebileceğimiz çok daha güzel günlerin temennisiyle…

Leave a comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Dergiler