Sosyolog Dergisi Bir DUSODER Yayınıdır

Kapatmak için ESC Tuşuna Basın

DİJİTAL ORTAMDA ENGELLİ BİREYLERİN BENLİK SUNUMU: INSTAGRAM ÖRNEĞİ

DİJİTAL ORTAMDA ENGELLİ BİREYLERİN BENLİK SUNUMU: INSTAGRAM ÖRNEĞİ

 

 

 

Özet

Bu    araştırma, geçmişten günümüze toplumsal eşitsizlik tartışmalarını yeni bir alana    taşıyan dijital    eşitsizliklerin    engeli olan bireyler tarafından nasıl    deneyimlendiğini, engellilik    ve sosyal    inşa    bağlamında    dijital    platformda    sergilenen    benlik    sunumları ile    engellilik    ve    dijital eşitsizlik    kavramlarının    ilişkisi çerçevesinde anlamayı amaç    edinmektedir.    Bilgi ve    iletişim teknolojisi araçlarını kullanan    engelli bireyler    dijital    platformda    kendilerini    yeniden    nasıl    inşa ettiklerini, benlik sunuşlarını    sergilerken karşılaşılan    eşitsizlik, damgalama, etiketleme ve dışlama    bağlamında    engelli    bireyin Instagram    kullanıma    ilişkin    oluşturduğu    dijital    inşanın, benliğinin    ve    dijital    eşitsizliklerin    var    olduğu    bilinmektedir. Bu    BİT    kullanımında    engeli    olan bireyler tarafından    nasıl    inşa edildiğini    anlamak için araştırma    kapsamında,    görme, işitsel ve bedensel    engeli olan bireylerin    bilgi ve    iletişim teknolojileri    kullanım inşalarına odaklanılmıştır.

 

 

Engelli    Bireylerin    Benlik    Sunum

Engelli    bireylerin    benlik    sunumu    ötekilere    göre    biraz    daha    toplumda    görünmeyen    bir    algı olarak    anlaşılmaktadır.    Kendilerini    ifade    etme    çabalarını    yalnız    başına    yapamayacakları için toplumun desteği burada çok önemlidir. Engelli birey benlik sunumunu ortaya koyarken çevrenin büyük faydası    vardır. “Sembolik etkileşim kuramcılarından    olan Mead benliğin oluşumunda    çevrenin oldukça    etkili olduğu    üzerinde    durmaktadır.    Mead toplumdan    ayrı    bir benliğin, benlik bilincinin    ve    iletişimin    olamayacağını    savunmaktadır. Buradan hareketle engelli bireylerin    benlik sunuşları çevreyle bir bütün halinde    inşa    edilmektedir. Engelli bireylerin    toplumda    var    olmaları    kendilerini    gösterebilmeleri    için    sosyal    devlet    anlayışına yani    tümüyle    inşa    edilmiş    bir    bilinçli çevreye    ihtiyaç    vardır.    Mead’a    göre    toplumsallaşma    ile etkileşim halinde    olan birey benliği geliştirebilmektedir.    Mead benlik sunumunu rol ile anlatmaktadır.    Birey roller    sayesinde    toplumda    inşa ettiği    kendini,    gösterebilmektedir. Engelli bireylerin    benlik sunuşları tıpkı    ötekiler gibi roller çerçevesinde şekil almaktadır. Örneğin, bedensel    engelli    bir    kadının    evlenmesi    bir    yuva    kurması    ve    çocuğunun    olması    onun    anne    rolü ile kendi    toplumda gösterebilmesine    ifade etmektedir. Çünkü yaratılmış olan engellilik acizlik    algısını ortadan    kaldırmaya    sebep    oluşturmuştur.    Herhangi    engelliliğe sahip    bireyin devlet    memuru,    öğretmen, hemşire,    sporcu,    dansçı,    kardeş,    abla, bir    ebeveynin çocuğu    olması çerçevesinde kendini    sunacağı bir    alan yaratılmış olup engelli bireyin    yaşamdaki    yerini almasını sağlamaktadır”(Kulga,    E.C. 2014:93)

Engellilerin    Sanal    Benlik    Sunumu

 

 

Engellilerin    yüz    yüze    iletişimin    oluşturduğu    kimliklerin    sanal    boyutlara    taşınması ile    yeni    bir alan    keşfedilmiştir.    Sanal    benliği    kavramsal    olarak    değerlendirmeden    önce    sanallığın    kendis sorgulanmalıdır.    Literatürde    sanallık;    dünyanın    doğrudan    yaşadığı    gerçeklikten    farklı    olarak, bilgisayar ya da mobil ekranlar aracılığıyla    kurgulanan uzam boyutlar    olarak açıklanmaktadır. Sanal benlik ise, gündelik hayatının büyük bir çoğunluğunu elektronik aletlerin yani akıllı telefonlar, bilgisayarlar    ya    da    tabletler    başında    geçirme hali ile ortaya çıkan    sanal    gerçeklikte    inşa    edilen    benlik    olarak    tanımlanabilmektedir.    Sanal    benliğin daha ileriki boyutu siber benlik olarak da açıklanmaktadır. Siber benlik ile kastedilen de sanal gerçeklikte    kurgulanan    çevrimiçi    benliktir.    Bu    sürece    gelince    artık    benliğin kurgulanma boyutu    yükselmiştir (Demir,    2016).    Günümüzde    bireyler    gündelik    hayatlarını yansıttıkları sanal ortamlarda    sınırsız ve gerçeklikten kopuk    benlik inşalarını gerçekleştirmeleri    ile  birlikte,    küresel    bir    etkileşimin    de    içerisinde    hareket    etmektedirler.    Sanallık    doğası    gereği benlikleri kurgulanan nesnelere    dönüştürdüğü gibi etkileşimin de doğasında yapısal değişimlere    neden    olmuştur.    Geçmişte    iletişim    ve    etkileşim    merkezli    çalışmalar    fiziksel    bir etkileşim    biçimini    incelerken,    bugünkü    çalışmaların    merkezi    sanallıkta    gerçekleşen    etkileşim olarak değişmiştir (Gezgin ve İralı, 2017). Buradan hareketle, internet teknolojisinin gelişmesi sonrası, sosyal ağlar dolayımı ile sanal ortamlarda    inşa edilen    benlikler; eş zamansız    bir    şekilde çok    yönlü    etkileşimlere    girmektedir. Fotoğraf,    metin,    video    ve    canlıyayın    gibi    içerik    paylaşım    merkezli    bu    mecralarda,    insanlar    benliklerini    üretmek    ile    birlikte aynı zamanda    da    sunmaktadırlar. Benliğin nesneleşmesi,    dolayısıyla inşa edilen bir ürün haline    gelmesi,    etkileşimin değişen    yapısıyla birlikte    küresel    düzeyde    soyut    etkileşimlerin gerçekleşmesi,    bireylerde gerçeklik ve    sanallık    arasındaki farkın anlamının    değişmesi ya    da kaybolması,    egonun    yükselişi,    narsisizmin    artması ve    belki varlığından haberdar    olunmayan engelli bireylerin    benlik    sunuşlarına tanıklık    etme    imkanı    vermiştir.    Ancak    Goffman’ın    sahne önü ve    sahne arkası metaforu engelli bireyin sanal benliği ile öteki bireylerin    sanal benlik arasındaki ayrımı görmemize    sağlamıştır.    Değişen    dünya    ile    birlikte    bireylerin    yüz    yüzeetkileşimden sanallığa taşınan    etkileşimin benlik sunumlarında farklılaştığı anlaşılmıştır. Sanal dünyada    hiç    olmadıkları    gibi benliği    inşa    eden    bir    kitle söz    konusudur.    Ancak    engelli bireylerin    sanal benlik sunuşları tamamen kendini    yeniden inşa eden bir    kitledenoluşmaktadır. Sahne    önünde    ötekilerin    istenildiği gibi davranan    bireylerin aksine engelli bireyler nasıl arka sahnede    kendi    kimlikleriyle var olmuşsa, sanal sahne önünde    de    aynı performansı    inşa    etmişlerdir.    Engelli    bireyler    sanal    mecrada    inşa    edilen    normallik    algısını yıkarak kendi    benlik sunumlarını ötekileri tarafından    fark    edilme    platformu    haline gelmiştir. Sanal mecralarda sesini duyuran    binlerce engelli bireyler çeşitli sosyal medya    platformunda kendine    yer    bulmuşlardır.    Engelli    bireylerin    sanal    benliklerini    inşa    edişleri    aynı    zamanda    var olan bir    eşitsiz ortamında kapısını aralamıştır(Çelik,    K.A. 2020:71).

 

 

Engellilerin    Sosyal    Medya    Benlik    Sunumu

Sosyalleşme    olgusu    geçmişten    günümüze    kadar,    bireyin    içinde    bulunduğu    fiziksel    şartlarla, çevresindeki insanlar ve    mekânlarla tanımlanmasının ötesine geçmiştir. Hayatımıza teknolojinin gelişimiyle    bu    kavram kendine    yayılabileceği farklı uzamlar bulmuştur. Sosyal medya    ağlarını,    bireylerin    toplumla    bütünleşme    sürecini    dijital    kodlarla    yeniden    tanımlandığı ortamlar olarak düşünülmektedir. “Kullanıcı bazlı içeriklerin eş zamanlı ve çift taraflı paylaşılmasını    sağlayan    Web 2.0    teknolojileri,    yukarıda    bölümde    bahsedilen    Sosyal İnşa Yaklaşımın    öncüsü    Berger ve    Luckmann’ın teorisini,    yani    sosyal gerçekliğin    üretimi mekanizmasını    daha    dinamik    bir    hâle    getirmiştir.    Bu    değişimlerin    sağlanmasında    yeni medyanın yarattığı    sosyal ağ alanlarından bahsetmek gerekir. Bu alanı, birbirine benzeyenlerin    ve    “öteki”lerin    kolayca    karşılaşabildikleri,    yeni    kimlikler kurgulayabildikleri, yeni gruplara dâhil    olabildikleri, özgür ve    dinamik    bir yaşam alanı olarak düşünmüştür.    Bu tanımlardan yola çıkarak Web 2.0, bireyin    dijital    kimlik    oluştururken kullanacağı bir özgürlük    aracı    olarak    görülebilir    ve    çeşitli    sosyal    medya    araçları ile    engelli    bireylerinde    yer bulduğu paylaşım, oydaşım haline gelmektedir. Sosyal medya ağlarında bireylerin    sahip oldukları    kültürel,    simgesel,    ekonomik değerler    dijital    ve sosyal    kimlik    tasarım    sürecinde etkin    bir    rol    oynar.    Bu    değerler    etrafında    şekillenen    beğeniler    ve    bu    beğenilerin gerçekleştirilme    biçimleri,    söz    konusu    temsile    birebir    yansımaktadır”(İşman,    A.    Buluş,    B.    ve Yüzüncüyıl S.K. 2016:612). Bilgin (2007: 85) bu konuya dikkat çektiği ayna benlik çalışmasında, üç    ögeyi    bütünleştirmektedir:    1.    “Diğerlerine    sunduğumuz    imaj,    2.    Diğerlerinin bizim hakkımızdaki yargısı, 3. Bundan doğan pozitif ya    da    negatif duygular.”    Sosyal    medya platformlarında bireylerin    sunduğu bu imaj ve bu imajın    sunduğu yargılar dahilinde hissedilen negatif ve pozitif duygular bireyin kendini sosyal ve dijital platformda gösterge unsuru olarak sergilemektedir. Bu    çalışmanın    sosyal medya    ağlarında    engelli bireylerin benlik    sunuşları    yani    kimlik    göstergeleri üzerine    durulmuştur.    Engellilerin    kimliği söz    konusu olduğunda ise kimlik oluşumun biraz sorunlu görünmektedir. Birçok engelli birey yetiyitimleri    olmasına rağmen,    kendilerini    bunlar    üzerinden    tanımlamayan bireyler olarak    kabul görmeyi tercih ettiklerinden, kendisini    engelli olarak nitelendirmeye ya da engellilik siyasetinin    ve    sosyal    çevrenin    parçası    olmaya    yanaşmamaktadır.    Engellilik    deneyimlerinin farklı olması da    bir    kimlik    oluşumunu etkilemektedir. Örneğin    fiziksel, görme ve    işitme engelliler kendilerini çeşitli    yeti    yitimleri olan    ancak    bunun    dışında    “normal”    olduklarını düşünme    eğilimindedir.    Hatta    çoğu    birey    engelli    kimliğinin    kendilerine    dayatılan    bir    şey olduğunu    düşünmektedir.    Tüm    engelli    kişilerin    sahiplendiği    pozitif    bir    “engellilik    kimliği” fikrini şüpheli hale getirecek olan bu durumlara ilaveten bazı    bireyler sakatlık “etiketini” kabul etmeye de tamamen isteksizdirler. Çoğunluk kültürünün engelli insanlara    atfettiği kimlik,    kusurlu bir    beden,    zihin,    duyu,    normal-olmayan    görünüşün,    ya    da    genç-orta    yaş    arası fit erkek idealinden sapan herhangi bir bedenin kimliğidir. Engelliler    ezilmelerin    ve farklılıkların    bedenlerinin durumunun    doğal    sonucu    olduğunu    öne    süren    engelsizlik    diline hapsolmuştur(İşman,    A. Buluş, B. ve Yüzüncüyıl    S.K. 2016:613). “Yapılan çalışmalarda sosyal    medya    ağı    olan Facebook    bize engelli    bireylerin    gündelik    hayatta    arkadaş    edinerek sosyal    çevrelerini    geliştirmeleri    zor    olurken,    Facebook’ta    engelli    bireylerin    arkadaş    sayısının beklenenden    daha    fazla    olduğu    görülmektedir.    Yapılan    bir    çalışmada    gözlemlenen    bireylerin %36,96’sı    500’den    fazla    sayıda    arkadaşa    sahiptir.    Dolayısıyla    performanslarını sergileyecekleri    izleyicilerin    sayısı    yüksektir”.    “Çok    sayıda    kişi    tarafından    görünürlükleri olan bu    bireylerin paylaşımlarında daha    seçici olmaları beklenmektedir. Kullanıcıların Facebook    profilinde    paylaştıkları    bilgiler,    aynı    zamanda    onların    kimliklerine    dair    ipuçlarıvermektedir    ve    kullanıcılar    bunun    bilincindedir.    Kullanıcıların    Facebook’ta    kendileriyle ilgili ne    tür    bilgi ve    ne    kadar    bilgi paylaştıkları da    özel    alanlarının    sınırlarını    çizmektedir. Yapılan bu    çalışmada kullanıcıların    profillerinde hangi bilgilerini    paylaştıkları incelendiğinde %80,4’ü    cinsiyet    bilgisini,    %73,81’i    eğitim    bilgilerini,    %76,09’u    memleket    bilgilerini, %65,22’si       bilgilerini,    %56,52’si ilişki durumunu    paylaştıkları    görülmektedir.    Bununla birlikte    bu    çalışmanın    sosyal    medya    ağı    ise    ınstagram    uygulamasıdır. Gelişen ve    değişen dijital    toplumda artık bireylerin    facebooktan ınstagram uygulamasına    bir geçişin    ve kullanımının    fazla olduğu görülmektedir. Engelli birey kendi    sosyal medya ağında iki    tür temsil    olarak sergilemektedir.    Birincisi kendisinin istediği    bir    imajı yaratmak ve    bunun    tüm kullanıcılar    tarafından fark edilmek istenmesi ve ikinci olarak ötekinin benim sunduğum benliğe verdiği    tepkilerin    nasıl olduğu    ve    engelli bireyleri nasıl hissettirdiği    açıkça görülmektedir. Günümüz    yüz    yüze    ilişkilerden    farklı    olarak iki    çerçeve sunduğu    ve özgürleşme    aracı    olarak    dijital    benlik sunumu    yaygınlık    kazanmıştır.    Twitter,    ınstagram, facebook gibi birçok sosyal medya    ağından kusursuz, ideal    bir beden benliği    sahip olmanın kalıpları    varlığını    devam    ettirmektedir.    Engelli    bireylerin    sosyal    medya    ağı    olarak    ınstagram uygulamasında kapalı bir profil    imajı veya paylaşımlarının    sporcu, dansçı, müzisyen, enstrüman çalan    bir sanatçı, evli bir    anne, çocukları ile mutlu olan    bir baba    gibi kimliklere sahip olan    birçok engelli bireyin kendi    benlik sunuşlarını ötekiler tarafından    görür    hale    gelen ve    gündemin    popüler sosyal    medya    ağında    kendilerine    yer bulmuşlardır.    Yaratılan    kalıp ideal beden algısını dijital ortamda    engelli bireylerin    bu kalıp yargıları kırarak,    farklı    çerçeve açmalarını    sağlayarak bunu sosyal çevreye sergilemektedirler”(Koç, M. 2017:272).

 

 

Kaynak:

  1. Kulga,    E.C.    (2014),    Günlük    Yaşamda    Benlik Sunumları Üzerine Bir    İnceleme, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, s.s(1-184)

  2. Gezgin,    S.,    & İralı,    A.    E.    (2017).    Sanal Ortamdaki    Yeni    Etkileşim Araçlarının    Sosyo- Politik ve İktisadi Alanlarla Birlikteliği,    İstanbul: Eğitim Yayınevi

  3. Demir, S.    T. (2016).    Dijital    Aşklar:    Sanallık    ve    Gerçeklik Arasında    Bedenin,    Mekânın ve İletişimin Tasarımı,    Trt Akademi, s.s(508-527)

  4. Çelik,    K.A.    (2020),    Benlik    Sunumu    Bağlamında    Sosyal Ağ    Platformları:    Instagram

    Örneği,    Ege    Üniversitesi    Sosyal    Bilimler    Enstitüsü,    s.s.(1- 136)

  5. İşman,    A.    Buluş,    B.    ve    Yüzüncüyıl, S.K.    (2016),    Sosyalleşmenin    Dijitale Dönüşümü ve    Dijital Benliğin Sunumu, TRT    AKADEMİ Dijital    Medya,    sayı:1,    cilt:02,    s.s(610- 619)

  6. Koç,    M.(2017),    Dramaturjik    Teori    Çerçevesinde    Sosyal    Medyada    Engelli    Bireylerin Benlik Sunumu, Selçuk İletişim, sayı:1, cilt:10, s.s(263-281)

 

 

Yazar:    Sosyolog/    Aile    Danışmanı    Şennur    Ergin

Şennur Ergin

Bir sosyolog olarak, akademiden sokağa uzanan yolun nasıl örüldüğünü anlatmak; asıl malzemenin sokakta, hayatın içinde olduğunu göstermek istiyorum. Biz sosyologlar, toplumu en derin şekilde analiz edebilen, sorunlara çözüm önerileri sunabilen ve güçlü bir öngörü yetisine sahip insanlarız Simmel’ın dediği gibi, “gözler sosyolojik imalar taşır.”

Dergiler