Sosyolog Dergisi Bir DUSODER Yayınıdır

Kapatmak için ESC Tuşuna Basın

SOSYAL MEDYA VE ANNELİK

Annelik hem iç güdüsel hem de bizi yetiştiren anneden öğrendiklerimiz ile şekilleniyor. Bu süreçte okuduğumuz kaynaklar ve aldığımız eğitimler de var ise onlar ile de desteklenerek kendi ritmimizde oluşturduğumuz bir süreç olarak ilerliyor. Gel gelelim son yıllarda sosyal medyanın hayatımızda oldukça aktif olması ve yaşadığımız/yaşamayı hayal ettiğimiz şekli yansıttığımız bir alan olarak hayatlarımızda var oldu. Buna sadece gezip görmek değilde anneliğimizi de göstermek eklendi. Kimi insanlar çocukları ile geçen olağan anları paylaşırken kimileri en güzel etkinlikleri yapan, en güzel yerlerde gezdiren, her öğününü ona özel aldığı organik yiyecekler ile atlamadan veren, aynı zamanda hep güler yüzlü, şık giyimli, tahammülü yüksek vs vs şeklinde paylaşıyor. Elbette herkesin imkanları farklıdır fakat gösterilen kısım bir çok kesimin kendini yetersiz hissetmesine yetiyor. 
Yansıtılan kısım en güzel, en kusursuz, en mutlu anlar şeklinde olduğu için bu süreçte evinde o an çocuğu ile uğraşan, giyinmeye, kişisel bakımına vakit dahi bulamamış bir anne bu paylaşım ile karşılaştığında mutsuzluğu artıyor. Çünkü dönüp hatayı kendinden arıyor, kendini sorguluyor ve belki de o an yanında olamayan eşine kızıyor, bu halde olmasının suçunu çocuğunda arıyor. Bu durumda annenin ruhsal çöküntüsü derinleşiyor.
Toplumsal olarak da bizler yapabildiklerimizden çok yapamadıklarımıza odaklandığımız için başkalarına gerek kalmadan kendi içimizde kendimizi fazlaca yargılıyoruz. Sürekli pompalanan iyi anne, yeterli anne  modeline yaklaşmaya çalışırken daha da çok yoruluyoruz. Hem kendimizi hem de çocuğumuzu da bu kısma uydurmak için çabalıyor sırtımıza bir de bu yükü yüklüyoruz. 
Halbuki her anne çocuğu için en iyisidir. Bazen yorgun bazen üzgün bazen de mutsuz ve geçmeyecekmiş gibi hissedebilir. Bu gayet normal ve insanidir. Herkes tıpkı bu şekilde hissettiği dönemlerden en az bir kere geçer. Hatta senin böyle dönemlerden 3-5 kere geçmiş olman da sorun değil. Herkesin zorluklar ile baş etme şekli birbirinden farklıdır ve herkesin yaşadığı annelik süreci kendine özeldir. Bazen çok yorgun hissedip sadece çocuğuna makarna da pişirebilirsin. Bir gün makarna yedi diye hiç bir çocuk vitaminsiz kalmaz. Her anını çocuk ile etkinlik yaparak ve oynayarak geçiremezsin. Bazen de çocuğun kendi kendine oynar ve bu seni ilgisiz bir ebeveyn yapmaz. Bazen çocuğunu bir aile büyüğüne emanet edip bir kahve içebilir, arkadaşların ile görüşüp kendine zaman ayırabilirsin. Bu da seni bencil bir ebeveyn yapmaz. Velhasıl anne kendini iyi hissettiği alanlardan beslemeye devam ettiği sürece kendini daha iyi hissedecektir. Sosyal medyanın sadece saniyelik bir paravan olduğunu bilmek gerekir. Kendimizi başkalarının yaptıkları ile kıyaslamaktan vazgeçerek o an kendi yapabildiklerimize odaklanmalıyız. Her anne gibi her çocuk da birbirinden farklıdır. Yapılan bir etkinlik bir çocuğun ilgisini çekerken diğer çocuğun ilgisini hiç çekmeyebilir. Bu yüzden her anne çocuğunun ve kendinin istek-ihtiyaçlarını tanımalı ve ona göre hareket etmelidir. Bu kısımda sosyal medya bizim için sadece bir örnek/fikir alınan bir alan olmalı. Bize kötü hissettirdiğini fark ettiğimiz zamanlarda ara vermeyi bilmeliyiz. 
Hepimizin annelik serüveni ''biricik''tir unutmayalım! :)

Dergiler