Sosyolog Dergisi Bir DUSODER Yayınıdır

Kapatmak için ESC Tuşuna Basın

SOSYAL KONTRAT

Yalın Toplumsal Protokol

Toplumun unsurları olan bireyler ve gruplar arasındaki ilişkilere, bunların nasıl bütünleşik çalışacağına, toplum düzeni, toplumsal protokol, asabiye (İbn Haldun), sosyal kontrat (Rousseau), yaşam biçimi, bazen de gelenekler diyoruz. Bunun düşünce altyapısına felsefi temeller, ideoloji, toplumsal inanışlar, dünya görüşü, hatta ulus anlamında olmayan orijinal kullanımıyla millet diyoruz. İkisinin birleşimine, toplumun inançlarından törenlere, ticaretinden ceza yasalarına bütününe verilecek en doğru sözcük son 6 bin yıldır bu kullanımında olan 'din' sözcüğüdür.

Bireylerin inanışlarından ülkenin yönetimine, toplumun bütünü dindir. Din, günümüzde çarpıtılarak bazı ritüeller, ibadet biçimleri, dualar ve merasimlere indirgense de esas anlamı toplumun ortak çalışma biçimidir, protokolüdür. Sun'i dinler geleneğe dayalıdır, düşünce altyapısı yoktur. "Moğollar boyu araba tekerinden kısa erkek çocuk öldürmez." Neden? Atalar öyle demiş. Katoliklik gibi bazı dinler kuralları cemaatin liderliğine bırakır. Kendine Bilimsel Sosyalizm diyen Marksizm gibi dinler, uydurma bir düşünce altyapısı sunar. Çoğu din karmadır.

Yukarıdaki tanım dahilinde, sadece dualara ritüellere metafiziğe değil, toplumun çalışma sistemine din diyorsak, o zaman bu bütünü, karmaşık toplumu ayakta tutan sistem; ne kadar az yamalı, ne kadar az karma, ne kadar az eklemli, ne kadar az birbiriyle tutarsız parçalardan oluşursa o kadar sağlam, dinamik, sorunlara, krizlere cevap verebilir düzeyde olur. Karmaşık dinler, tarihsel olarak keşmekeşe dönmüş sosyal protokoller, zamanla toplumun çalışmasının önüne geçer. Temel bir konuda soru sorulduğunda, falan mezhep böyle der filan görüş şöyle der, falan alim bunu dedi ama kafir oldu, ama çağdaş yorumlar da var, bu konular karışıktır, cevap yok, deniyorsa burada ciddi sorun vardır.

Sistemlerin, ortam değiştiğinde değişmeden cevap verebilmesi için kısa, öz, tutarlı bir çekirdeğe ihtiyacı vardır. Örneğin bilgisayarların ilerleme hızına yetişemeyen sistem yazılımcıların isteği üzeri geliştirilen komut sayısı indirgenmiş işlemciler (RISC), bilişimdeki bu sorunu 1990’lı yıllarda çözebilmişti. Bütün dünyaya cevap arayan toplumsal sistemin de zorunlu yapısı sade olmalıdır.

İslamiyet yalın, tutarlı ve kolay uygulanabilirdir. Kuran-ı Kerim, Hristiyanların, Yahudilerin mukaddes kitabından çok daha kısa ve özdür. Aynı zamanda doğa yasalarıyla, adına fıtrat ya da Sünnetullah dediğimiz kurallarla da uyumludur, bilim ilerledikçe bu ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle en başta her toplumca benimsenmiş, bilimde düşüncede uygarlıkta bir büyük patlamaya neden olmuştur.

Eski İran diniyse bunun tam zıddıdır. Mecusilik ya da Zerdüştlük, Kuran'da Hristiyanlık, Yahudilik ve Sabiilikle beraber anılmasından dolayı orijini ilahi bir tevhid dini olmasına karşın, zamanla bozulmuş, tahrif olmuştur; karmaşıktır, ibadet ayrıntıları bir yana küçük abdest adabına bile adanmış özel mukaddes metinleri vardır. Karmaşık olduğu için profesyonel rahiplere ihtiyaç duyar. Sadece İran kentlerinde anlamlı, ama onları da ayakta tutamamış, iki bin yılda işlevini yitirmiş yamalı bir sosyal protokoldür.

İlk fethedilen İran, büyük eski kalabalık bir uygarlık olduğundan, Zerdüşt rahip sınıfın zamanla hidayete erip İslamiyet'i benimsemesiyle, o karmaşık zihniyetleriyle İslam alimleri arasına girdiklerinden, kendi alışılagelmiş geleneklerine karşılıklar aradılar. "Zerdüştlükte namaz kılmadan abdest alırken birçok zorunlu dualarımız vardı, şimdi yeni dinimizde ne dualar okumalıyız" türünden, kötü niyetli olmayan ama yanlış sorular sorup, yeni dinlerine hizmet etmeye çalıştılar. Tabii İslamiyetin Kuran'daki kolay, her ortama uyarlanabilir, azaltılmış emirli yapısıyla Zerdüştlüğün statik, karmaşık, yeni ortamlara uyumsuz, bürokratik, çok sayıda emirli yapısını harmanlayarak. İslamiyetin ilk döneminin ardından gelen yüzyıllarda bu kitlesel eski Zerdüşt Müslüman alimler hakimiyet kurdular.

Ancak Kuran, kıyamete kadar bozulmadan elimizde bize yol gösterecek, güçlü, dinamik, insanlığın bütün sorunlarına her ortamda cevap verebilecek tek metin olarak bugün tek başına durmaktadır. Kuran'ın muhkem, belirleyici ayetleriyle net ortaya konan toplum hem yenilmez, hem de yeryüzündeki bütün toplumları kaynaştırıp İslamı, yani barışı getirir.

Leave a comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Dergiler