İNSAN NEDEN ÖZGÜVENSİZ OLUR?
İnsan doğduğu andan itibaren çevresiyle ve kendisiyle etkileşim içindedir. Herkesin farklı değer yargıları vardır. Özgüven çocukken şekillenir. Aile dinamiği iyi değilse, çok sıkı veya katıysa, ailenin ihmaline uğruyorsa orada bir problem başlıyor; çocuğun ne beyin yapısı gelişiyor ne de kişiliği gelişiyor ve özgüvensiz büyüyor, hayatta başarılı olamıyor.
Çocuğun büyümesinde aileden sonra okul ve öğretmenler arasındaki ilişki gelir. Aile iyi olsa bile öğretmenin eleştirisine, zorbalığına ve hakaretine maruz kalırsa özgüvensiz olabilir.
SEVİLEBİLİRİM VE YETERLİYİM İNSANIN İKİ DUYGU BOYUTU
İnsan çevresiyle ve kendisiyle etkileşim içinde olduğunu söylemiştik; burada algılanan bir benlik var, ben kendimi nasıl görüyorum, insanlar beni nasıl görüyor, toplumda seviliyor muyum? Ailem ya da arkadaşlarım beni seviyor mu? Bir topluma girdiğinizde sevildiğinizi bilmek, sizin sevilebilme kapasitesi olduğunu bilmek özgüvenin ilk boyutu 'sevilebilir duygusu' olmasıdır; Çünkü ben bir yere gidersem sevilebilir olduğumu bilirim. Özgüvenin ikinci duygu boyutu yeterli olabilme duygusudur: Ben bu hayatta yeterliyim, kendi başımın çaresine bakabilirim, çocuklarıma kendim bakabiliyorum. Bu duygu, yeterli olabilme duygusudur. Bu iki merkezi duygu boyutu varsa kişi kendini iyi hissediyorsa özgüvenin iki duygu boyutu tamamlanmış oluyor.
KENDİNİZİ YETERİ KADAR TANIYOR MUSUNUZ?
İnsanın kendisini tanıması çok önemli, güçlü yanlarınızı ve zayıf yanlarınızı biliyor musunuz? Her insanın zaafları vardır, önemli olan bunun farkında olmak. Hata yapabilir olduğumuzu bilmek, sonuçta insanız kimse mükemmel değil; ama fark edilir olmak ve hatalarımızdan ders çıkarıyor olabilmek... İnsan duygusal bir varlıktır, bazen mantığımızın, bazen duygularımızın ağır bastığı durumlar olabiliyor. Duygu çok zaman mantığı engellediği için zaaflarımıza yeniliyoruz ya da yanlış buluna biliyoruz. Önemli olan bu zaaflarımızı iyileştirebilmek, bu durumu kontrol edebilmek. Bu her zaman mümkün olan bir şey değil; ama mümkün olduğu zaman kişiyi çok tatmin eder. Önemli olan hata yapmamak değil, zaaflarımızı ve hatalarımızı bilip kendimizi yeniden inşa edebilmektir.
Bir insan kendini hep iyi taraflarını bilirse o kişi narsisttir, bu da özgüvensizliğin bir göstergesidir. Bir insan kendini hep kusurlu taraflarını bilirse o kişi yine özgüvensizdir, yani kendini değersiz görür. Bu tip kişiler bağımlı olmaya çok yatkındır, suçluluk şeması çok yüksektir; çünkü hep kusurlarını görüyordur.
Bir kişi kendini hem iyi özelliklerinin hem de kötü özelliklerinin farkındaysa bu pozitif bir şekilde özgüvendir. Özgüvenli insanlar, başkalarının değer yargılarıyla kendi değer yargılarının uyum içinde olup olmamasına önem vermezler; kendi fikirleri ve inançları doğrultusunda değer yargıları vardır. Kendilerini ifade etmekten çekinmezler, istediklerini elde etmeyi hak olarak görürler. Her insanın değer yargıları farklıdır. Eğer başkalarının değer yargıları ve inançlarına göre değer yargılarınızı şekillendirir yaşarsanız o zaman özgüvenli değilsiniz. 'Başkaları ne düşünür?' düşüncesi yerine 'Ben ne düşünürüm?' sorusu ile değiştirilmeli... Özgüven eksikliğine sebep olan faktörler şunlardır: sürekli eleştirilmek, kendi kendini kötü eleştirmek, karamsar düşünmek, hayatın negatif tarafına bakmak, hayal kırıklığı, başarısızlık korkusu, umutsuzluk, hedefinin olmaması, diğer insanları kendinden üstün görmek, kendi yeteneklerini küçümsemek. Başkalarının başarılarına bakarak kendinizi yıpratmak yerine, kendi başarılarınızı bilip kendiniz için çabalayın.
“Dünyadaki diğer amaç diğer insanlardan daha iyi olabilmek değil; olabileceğin en iyi insan olabilmek...”
saygılar...
Saliha Behzat Yiğit / Sosyolog /Aile Danışmanı