Sosyolog Dergisi Bir DUSODER Yayınıdır

Kapatmak için ESC Tuşuna Basın

SAĞLIKLI AİLE YAPISININ TEMEL DİNAMİKLERİ

Aile, toplumu oluşturan bireyler arasında evlilik yoluyla gerçekleşen, ebeveyn ve çocuklardan oluşan en küçük toplumsal kurumdur. İlk primitif toplumlardan günümüze kadar, bütün toplum katmanlarında aile kurumu vardır. Aile ne kadar sağlam temeller üzerine kurulursa, toplumun yapısı da o derece sağlam olur. Toplumu oluşturan bireyler, aile olarak ifadesini bulan yuvada gözlerini açarlar ve ilk temel kültür ocağı ve sevgi kaynağı ile burada temas ederler. Aile, toplumların ana strüktürünü oluşturan kültürel kimliğin, insani değerlerin ve tarihi sürekliliğin koruyucusu ve aktarıcısı olan bir kurumdur. İnsanları diğer canlılardan ayıran önemli özelliklerden biri de insanların aile düzeni içinde yaşamalarını sağlayarak, bireysel gelişim ve ihtiyaçlarını sağlıklı bir şekilde karşılamaktır.

 

Aile bir ilişkiler sistemidir. Soyut anlamda kişiler arası ilişkileri içeren ve kendine has kuralları olan bir düzendir. Aile sistemini ifade ettiğimiz zaman aile içindeki bireylerin birbirleriyle nasıl etkileşimde bulunabileceklerini düzenleyen kurallar manzumesinin bütününü kastederiz. “Aile kan bağı, evlilik ve diğer yasal yollardan aralarında akrabalık bağı oluşan ve çoğunlukla aynı evde yaşayan bireylerden oluşan; bireylerin cinsel, psikolojik, sosyal ve ekonomik ihtiyaçlarının sağlandığı ve düzenlendiği temel bir birimdir.” (akt.Bulut,1990). “Sistem perspektifine göre aile bir geçmişi paylaşan, duygusal bağı olan, bireysel aile üyelerinin ve ailenin bütününün ihtiyaçlarını karşılamak için stratejiler planlayan bireylerden oluşmuş kompleks bir yapı olarak tanımlanır.” (Sabatelli ve Bartle 1995). Ögeler arasında etkileşim var olup, bu etkileşim sistemdeki ögelerin özelliklerinden etkilenir.

 

Evlenme, karı-koca arasında birlikte yaşamaya ve karşılıklı yardımlaşmaya olanak tanıyan ve taraflara karşılıklı hak ve yükümlülükler yükleyen bir tür sözleşmedir. Evlilikte mutluluğu yakalamış insanların, temelde birbiriyle anlaşabilen ve farklı özelliklere sahip olsalar da ortak beklentiler içinde olan ve zamanla karşılıklı uyumu sağlama gayretini gösteren kişiler olduğu görülmektedir. Evlilik kurumunun devamında ise sağlıklı iletişim en temel faktördür. Her evliliğin kendine has iç dinamikleri vardır ve hiçbir evlilik bir diğerinin aynısı değildir. Dolayısıyla asla bir evlilik başka bir evlilikle kıyaslanmamalıdır. Kişiler kendi ilişkilerine odaklanmalıdır. İlişkinin olumlu yönlerine sahip çıkmak; içten bir iltifat, samimi bir teşekkür, sevgi dolu karşılama, birinin sevdiği bir şeyi birlikte yapma, eşi için çiçek alma veya toplama gibi her bireyin eşine sevgisini gösterme yolu farklıdır. Kimisi sözlerle, kimisi hareketlerle, kimisi de dokunarak sevgisini belli etmeye çalışır. Hatta ve hatta her insana gösterilen sevginin algılayış biçimi bile farklılık arz edebilir. Kimi insan sevgisini göstermekte başarılı olsa dahi karşısındaki kişi niyetini anlayamayabilir ya da yetersiz bulabilir. Böyle zamanlarda eşini mutlu etme çabasını gösteren ve sevgiyle yapılmış bir sürpriz, eşler arasında sevgi iklimi oluşmasına yardım edebilir. Bu bağlamda sağlıklı iletişim, aile üyeleri kaç yaşında olurlarsa olsun sevgisini dile getirmekten, hissettirmekten, aile bireylerine sevgiyle dokunmaktan ve sevgiyle kucaklamaktan geçmektedir. Sevgi dolu bir dokunuşun enerjisinin pek çok yarayı kapatabilecek güce sahip olduğu unutulmamalıdır.

 

İdeal evliliklerde sağlıklı bir aile; eşler ve çocuklardan oluşan bir yapı olarak, her türlü değişim ve sorunlar karşısında varlığını koruyabilen, geçiş süreçlerini yıkımlara ve kayıplara uğramadan geçirebilen, ekonomik, sosyal, kültürel ve psikolojik işlevlerini üyeleri için, günün koşullarına göre tatmin edici özelliklerde yerine getirebilen ailedir. Sağlıklı bir ailede üyelerden her birinin kendine özgü bir kişiliğe sahip olduğu bilinir ve kabul edilir. Bu özelliklere değer verilir ve bir kalıba sokulmak için zorlanmaz. Sağlıklı ailelerde herkesin hem mekânsal hem de psikososyal yönden bir yeri vardır.

 

Sonuç olarak, toplumsal aile yapısının en temel dinamikleri arasında koşulsuz sevgi vardır. “Koşulsuz sevgi, kişiyi mevcut davranışların ötesinde, onun potansiyeline ve özüne dönük olarak sevmektir. Koşulsuz sevginin temelinde onun mevcut davranışının altında yatan nedenleri ayırt edebilecek bir anlayış söz konusudur. Koşulsuz sevgide sürekli bir ilişki var olup, konuşulur, sorular sorulur, dinlenir, anlamaya çalışılır, sevgi olduğu kadar kızgınlık da belli edilir.” (Aile İçinde Sağlıklı İletişim, s.81) Sağlıklı ve uzun süreli evliliklerde doğru insanı bulmak yoktur, doğru insana dönüşmek vardır.

 

………………………………………………………………………………..

 

Nihal Taşçı

Leave a comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Dergiler