Yaşadığımız toplumda, toplum anlayışına modernizm eklendiğinde bireylerin yaşam tercihlerinin değiştiğini ve farklılaştığını görebilmekteyiz. Modern toplumlarda kişisel ilişkilere duyulan ihtiyaç giderek artmıştır. Bunun yanı sıra bireyler, kendilerini özel hissettiren kişilerle yaşadığı evlilik öncesi ilişkilerde iletişim, çoğu zaman duygusal anlamda başladığı görülmüştür.
Kadın ve erkek, aile kurumu içinde gerek eş gerekse anne ve baba rollerinde evlilik öncesi yaşadığı toplumun sosyolojik ve kültürel değerlerini beraberinde yansıtır. Çoğu zaman bireysel farklılıkların hiçe sayıldığı, kişilerin özgürlük alanlarını kısıtlayıcı bağımlı ilişkiler; daha en başından aile kurumuna zarar verir. Ve ne yazık ki, sağlıklı iletişim kuramayan aile bireyleri, kısmen de olsa şiddete yönelebilirler. Kendi varlığını kabul ettirme çabası, sevgi ve saygının giderek yok olmasına ve çatışmalara sebep olur. Toplum huzurunu bozan davranışlar, bireyleri ruhsal ve duygusal anlamda yetersiz hâle getirir. Bu durum evlilik öncesi eğitim konusunda yetersiz olan ve sorunlara karşı çözüm oluşturamayan bireylerin yaşam kalitesini de olumsuz yönde etkilemektedir.
“BİZ” olgusuyla başlanılan evlilik öncesi adımlar zaman içinde “SADECE BEN “olgusuna dönüşerek tek taraflı bencil ilişkiler yığınına dönüşebilmektedir. Pembe panjurlu hayal edilen evlerin çatısı adeta başlarına yıkılabilmektedir. Gerek ekonomik gerekse sosyolojik anlamda yetersizlik duygusu hisseden bireyler, aile kurumu içinde alacakları sorumluluklardan kaçar hâle gelirler. Toplumun temel huzurunu ve düzenini her anlamda etkileyen tıpkı bir bitkiye verilen can suyu gibi gördüğümüz sevgi bağlarımızın aile kurumunu daha en başından nasıl da zedelendiğini fark edemiyoruz. Evlilik sonrası zayıf ve kırılgan ilişkiler kurumuş bir dal gibi kolayca kopmaya sebep olabiliyor.
ŞİMDİ SORUYORUM SİZLERE PEMBE PANJURLU EVLER HAYAL Mİ OLDU?
Gerçek şu ki, evlilik öncesinde sağlıksız kurulan ilişkilerin hem toplum hem de bireysel anlamda zararlı hâle geldiğini görebiliyoruz. Bu tür istenmeyen durumlar, toplumsal hayatın ve ailede yaşayan bireylerin yüksek yararı göz önünde bulundurulmalı ve geliştirici önlemler alınmalıdır. Aile bilinçlendirme konulu seminer ve danışmanlık hizmetlerinden yararlanılmalıdır. Evlilik öncesi bilinçli bireylerin daha mutlu, özgüvenli ve aslında kişinin kendisi ve ailesi için yapmış olduğu farkındalık eğitimleri aynı zamanda toplumun huzuru ve düzeni adına da emsal teşkil eder. Uzun yıllar saygı ve sevgi bağlarını koruyan evlilikler, toplum adına kazanılmış en kıymetli değerdir. Toplumda yaşamımız boyunca bize düşen sorumluluk bilinciyle hareket etmeliyiz. Nitekim öz saygımızı koruyarak bağımlı değil, bağlı olarak yaşamaya karar verdiğimiz bir hayat düzeninde pembe panjurlu evler gerçek olur.