Sosyolog Dergisi Bir DUSODER Yayınıdır

Kapatmak için ESC Tuşuna Basın

ÖLÜME DE YAKINIM, HAYATA OLDUĞU KADAR

 

Nerede, nasıl, kaç yaşında ya da hangi ruh hâliyle bu yazıyı okuyorsunuz bilgim yok. Size lezzetleri acılaştıran bir şeyden bahsedeceğim. Günlük hayatımızda gündemimize düştüğünde belki korkutan bir gerçekten. İnsan varlığı için bir bitiş ya da sonsuz bir hayatın başlangıcı olarak mı kabul ediyorsunuz bilmiyorum. Ölüme dair kabul ve reddedişleriniz bu konuya bakışınızı değiştiriyordur. Ama bildiğim bir şey var kaçınılmazlığı.

 “Nerede olursanız olun, isterseniz sağlam kaleler içinde bulunsanız da ölüm sizi yakalayacaktır.” (4/78)

Dünyanın adım adım kıyametine yaklaştığını düşünür çoğu insan, kendi kıyameti olan ölümünü düşünmediği kadar. Haberciler hayatlarının pek çok noktasında mesajları ona getirmiştir. En yakınlarının kaybıyla yüzleştirmeye çalışmıştır. Okuduğu, gördüğü her ne varsa yaşam ve ölüme dair her fırsatta uyanmasını sağlamaya gayret etmiştir. Gerçekleri görmesi ve duyması için zaman da verilmiştir aslında. Ama bilinmelidir ki bütün bu çabaları görmek ancak güzel bir niyete dayanır. İyi insan olabilmek, kalabilmek ve dünyadan bu şekilde ayrılabilmek. Güzel niyetle başladığınız yol, görünüş olarak başarılı ya da başarısız olabilir. Ama bilmelisiniz ki fani bir varlığa sahipsiniz ve gözleriniz maddiyatın arkasındaki işleyişi görecek şekilde yaratılmadı. Göremediğimiz arka planda bizler için ne güzellikler hazırlanmış bilinmez. Bulunduğunuz noktadan geçmişinize bakarak, her ne görüyorsanız iyisi ve kötüsüyle kucaklayabiliyor, kabullenebiliyor, affedilmesi gerekenleri serbest bırakabiliyorsanız, iyi bir başlangıç yapmışsınız demektir. Bu başlangıcın sizi şu anki noktanızdan çok ileri seviyelere ulaştıracağından emin olun. Siz iyi olmaya, kalmaya ve ölümle karşılaştığınızda nefesinizi iyi birisi olarak vermeye gayretli olmalısınız. Gayret sonuçtan çok daha kıymetlidir. Çünkü her gayretin sonucunu görecek kadar vaktimiz olmayabilir.

“Her canlı ölümü tadacaktır. Kötüyle de iyiyle de sizi yıpratıcı bir imtihandan geçiririz. Huzurumuza çıkarılacaksınız.” (21/35)

Belirlenmiş bir süre vardır ve o süre bittiğinde nerede, kaç yaşında, hangi maddi ve manevi varlıkların sahibi olduğunuz önemini yitirir. Beraberinizde ne götürebilirsiniz ki? Mallar ve evlatlar, hazır olup olmamanız, istemeniz ya da istememeniz, “keşke ve iyi”kileriniz, son nefesinizi verirken iç huzuru ile “artık vakti geldi” demeniz hangisi önemli?

Geride bıraktığınız her kim ve ne varsa hayatlarındaki değeriniz kadar anılacak, bir süre sonra da yokluğunuza alışılacaktır. Bunu vefasızlık, sevgisizlik veya değer bilmezlik olarak algılamayın lütfen. Böyle olması gerektiğini kendinize kabul ettirin. Maddi varlığınızla yanlarında olmadığınız her geçen gün, yokluğunuzun sancılarıyla ilk günkü gibi öylece kalmalarını beklemeniz bencilliktir. Alışmalılar ve hayatlarına kaldıkları yerden olmasa da bir şekilde devam edebilmeliler.

Sizin de hayatınızda kayıplarınız olmuştu. Belki çok da değer verdiğiniz, yokluğuna alışamam dediğiniz vazgeçemedikleriniz vardı. Onlar gitti ve hâlâ yaşıyorsunuz. Bunu nasıl başardınız peki? Sevdiklerimiz ve sevenlerimizle tekrar bir araya gelme umudunuz hep saklı kalmalı ve size haklı bir duruş sağlamalıdır.

Kâinat, insanlık ve kendi adına farkındalık oluşturmuş, kendine verilen maddi ve manevi lütufların farkında olarak bunları israf etmeyen, Rab’binin huzuruna çıktığında “bana verdiğin maddi ve manevi nimetleri hakkıyla kullandım” diyebilen insanlardan olmak ister misiniz? Tercih sizin, sorumluluk da.                                                                                                                         

 

“Ufka bakarlar; ölüm uzakta mı uzakta

Ve tabut bekler, suya inmek için kızakta

Sultan olmak dilersen, tacı, sorgucu, unut!

Zafer araban senin, gıcırtılı bir tabut!”

                                                        NFK     

 

                                         

                                                            

Leave a comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Dergiler