YÜZYILIN MEDENİYETLERİNDE GÖKKUŞAĞI METAFORU
Yağmur damlaları hece hece yağıyordu. Bu haliyle gökyüzü, yeryüzüne serenât sunuyor, doğa bu serenâttan besleniyordu. Şavkıyan güneş, bulutlara bir sihirbaz misali dokunucunca, elvan elvan cümleler diziliyordu gökyüzünde.
Yedi cümle, yedi iklim, yedi renk...
Ayrı renklerin aynı düzlemde ardı sıra dizilmiş olması küreselleşme kavramının izâhının gökyüzünde yansımasını çağrıştırdı, belleğimde.
Dünya küremizde, küreselleşmenin zamansal olarak ilk ortaya çıkışına dair kayıtlı bilgi olacak olsa; uluslararası ticaret veya savaş gibi olguların seyriyle alakalıdır, desem yanlış bir şey söylemiş olmam.
Lakin küreselleşme, her asır bir nebze ileriye giden tarihsel seyrinde dönem dönem kurumsal alanlarda oranı değişiklik arz ederek kendini göstermiştir daima. Şimdi bu teoriye sahne oluyordu gökkuşağı adeta.
Õtelerden bir nida:
" Bir ülke ekonomisinin durumu "küresel bağlanma" yani uluslararası iş bölümüne de bağlıdır." Diye, bir ses Peter Evans’ın teorisi değil miydi bu bir an düşündüm! Birliğin gücünü paylaşıma açma hâli. Değişimin dönüşümü, gelişim ile seyretmesiyle işlevsellik olgusuna ulaşıyordu anbean.Ne de olsa gelişimi olmayan değişim arafta kalırdı.
Baktım ki her bir renk kendi has mekânında; vakurâne edayla hendese misali sınırlarını aşmaması kültürler arası adalet ve saygı kavramını hatırlatıyordu.
Farklılıklardan menfi yönde beslenmenin ayrıştırıcı, müspet yönde beslenmenin birleştirici niteliğini taşımasına namzet oluyordu. Yedi tepe temsili İstanbul değimliydi? Şu fersah fersah ileri uzanan.
İstanbul'un 2010 kültür başkenti olması, küresel çapta kültürel yönü ve coğrafi konumunun rolü büyük ya o yüzden canlandı gözümde birden.
Zira bir devletin küresel sistem içerisindeki jeopolitik konumu hem ülkenin iç politikasını hem de vatandaşların refah seviyesini önemli ölçüde etkiliyordu her çağda. Katmer katmer yol izi gibiydi bir de gökkuşağı.Yunan ve Roma mitolojilerindeki yol izini çağrıştırır belleğimde.
Nasıl ki ikâme eden fikirlerin işlevselligi diriligi koruyarak, nesillere ışıklı bir rota oluşturur da
ışıklı rota izini kaybetmeden, yerel kültürü idame ederse küresel anlamda farklı kültürlerden müspet yönde beslenmek de o nispette pragmatik evrimsel bir geleceğin kapısını aralar topluma. Yoksa küreselleşen dünyada maddi olana değer arttıkça manevi olan değerden düşüş gösteren korelasyon ile birlikte içi boşaltılmış değerler zinciri süregelir gider.
Zira küreselleşmenin gün yüzünde olmayan amacı ulus devletlerin etkisini azaltıp uluslararası devletler bazında evrensel bir akıl ile ortak dünya görüşünü benimsetmektir.
İleri bir toplumun fikri ahlakı kendi toplumunda eylemsel yönde zuhur etmedikçe ehemmiyeti yoktur. Ne de olsa eyleme dönüşmeyen fikirler işlevsellik niteliğini yitirip kağıt üzerindeki bir takım kelimelerin etkisiz cümlelere dönüşmesinden daha fazla bir şey ifade etmez.
Sonrası hakimiyet altına alınan ulus devletler hengamesinde yerel olanın gölgeye düşmesi. Oysa, mânâ maddi olanın ruhuna işleyen yazılım misali gibidir. Sürdürülebilirliğin sonsuz soluğunu içine hapseden ruhu, asırlara zincirlenen yazılım misali gibidir.
Kaynaklar
Roman Diliyle Emperyalizm / Mustafa Özel
Küyerel Dönüşümler / Küre yay.