Hepimiz ilgiye, görülmeye, şefkate ve değer görmeye ihtiyaç duyarız. Takdir edilmek, duyulmak ve anlaşılmak bizi mutlu eder. Bunlar olmadığında talep eder, karşılanmadığında ise sorunlar yaşarız. Ki bu durum sağlıklı olandır. Sağlıksız olan durum ise ötekine duyduğumuz ihtiyacın fazlalığıdır. Sürekli bir başkasının onayına ihtiyaç duymak yaptığımız herşeyi birilerine gösterme ve onlardan güzel şeyler duyma adına puan toplama haline dönüşür.
Bu durum çocukluk zamanlarından süregelir. Aileler kimi zaman bir başına yapılan işlere -neden onlara sorulmadığını, -kendi başına iş yaptığını veya -en doğrusunu onların bileceğini sık sık vurguluyor ise çocuk da belli bir zaman sonra yapacağı hiçbir şey de insiyatif alamaz ve kendine güvenemez hale gelir. Çocuk bulunduğu ortamda otorite kim ise ondan mutlaka onay alması gerektiğini düşünür. Çünkü ne kadar onay alır ve istenileni yapar ise o kadar takdir görür ve söz dinleyen bir çocuk olduğu vurgulanır. İhtiyacı olan takdir edilme duygusunu bu şekilde karşılayan çocuk buna devam eder. Yapmadığında takdir edilmeyeceğini bilir. Onay ihtiyacı bazen kişisel ihtiyaçlara kadar ilerler. Doyup-doymadığını, üşüyüp-üşümediğini dahi ebeveynine sorar olur. Aileler çocuklarının sözünü dinliyor olmasından memnun olsalar da ilerleyen yaşlarında, yetişkin halinde atması gereken adımlarda özgüvenli olmasını beklerler. Bu bekleyiş de akla 'bu ne perhiz bu ne lahana turşusu' sözünü getirir. Çünkü karpuz ekilen yerden kavun çıkmasını bekleyemezsiniz.
Özgüvenli olmasını istediğimiz çocuğumuza alanlar açarak kendi tercihlerini yapmasına izin vermeliyiz. Başarısında da başarısızlığında da çabasını her zaman takdir etmeliyiz.Verdiği emeğin her zaman kıymetli olduğunu söylemeli; sondaki hedefin değil yolun daha önemli olduğunu anlatmalıyız.
Eğer benzer şekilde yetişti isek öncelik olarak kendimize bunları dile getirmeli ve başkasına ihtiyaç hissetmeden en önce tüm çabamızı kendimiz takdir etmeliyiz. Ardından ikinci adım olarak bizi sabote eden iç sesimize kulağımızı kapayıp adım attığımız küçük bir iş de insiyatif almayı denemeliyiz. Çünkü hayatımızda sürekli yol gösterici tabelalar olmayacaktır. Böyle durumlar için yeniden bir plan yapabilmeli ve iyisi-kötüsü ile olacaklarda sorumluluk alınmalıdır. Çünkü sık sık onay alan kişi yaşadığı tersi durumda onay veren kişiye suçu atmak isteyecek, sorumluluk almaktan kaçınacaktır. Malesef kolayı seçmeye meyilliyiz.
Farketmeden yapılan davranışlar,sözler çocuklar için bambaşka sorunların ilk adımları haline geliyor. Bu yüzden ebeveyn olmanın en zor şey olduğunu düşünüyorum. Yanlış olduğunu düşündüğümüz veya öyle hissettiğimiz anlarda bu durumu nasıl değiştirebilirim diye kaynaklar tedarik edip okursak, çocuklarımızın gelişimine çok büyük katkılar sağlarız.
Son söz olarak unutmayalım ki; anne ve babanın bir olabildiği, çocuğun değer görüp,saygı duyulduğu, dinlendiği,önemsendiği, sevildiği ortamda yetişen çocuklar hayata hep 1-0 önde başlıyor. en önce çocuklarımızı sayalım ve sevelim 🩵