Temel ihtiyaçlarımızı karşılama gayreti içinde olmazsak hırçın oluruz. Mutlu olmayız. Mutlu olmayınca da mutlu edemeyiz. Mutlu olmak bizim en doğal hakkımızdır. Bize sunulan tek atımlık bir hayat şansımız vardır. Bu şansımızı asla zayi etmemeli, kimsenin eline de bırakmamalıyız. Hayatın bütün renklerinden dengeli bir şekilde faydalanırken, yaşadıklarımızın bütün sorumluluğunu üzerimize almayı becerebilmeliyiz. Bu da ancak yetişkin olmamızın sonucudur.
Temel ihtiyaçlarımız karşılanmadıkça rahat edemeyiz. Bundan dolayı canımız bedende, nefes alabiliyor ve karnımız tok, uykumuzu alıp sağlıklıysak, cinsel ihtiyaçlarımızı da karşılayacak bir eylem içinde olmalıyız. Aksi takdirde bu bedenimiz belli yaştan sonra sükûnete ermekte zorlanabilir.
Günümüzün en büyük problemi bu ihtiyacın karşılanma şeklidir. Bedenlerinin sahibi olduğunu ve her istediğini yapmakla mutlu olacağını sananların depresif halleri her birimizin malumudur. Yaşadıkları travmalarını kaldıracak sağlıklı düşünme bile yitirilmektedir.
Güvenli bir ortamda canımızı, malımızı, neslimizi, aklımızı, dinimizi seçme ve yaşama bizim için çok önemlidir. Bu durum da ancak sosyal güvenliğin, düzen ve yasaların belli olduğu bir toplumun getirisidir.
Bundan sonra ait olma duygumuz yer alır. Sosyal varlık olan bizler kurduğumuz ilişki ağı ile eşimizi, işimizi ve aşımızı iyi seçersek dünya cennetinde oluruz. Bundan sonraki aşamalarda kendimizi sevmemiz, kendimize merhamet etmemiz, saygı duymamız, kendimize güvenmemiz aldığımız sorumluluklarla olur. Bunu da ancak kişisel farkındalığımızla, bilme ve anlama yolunda verdiğimiz mücadele ile elde edebiliriz.
Bedenimize ve ruhumuza verdiğimiz özenle kişisel gelişimimizi sağlayabiliriz. Bunu yapabilmemiz de başkalarına yardım etmemizle mümkündür. Ancak bu şekilde erdemli, içten, problem çözen, önyargısız ve hakikatleri kabul eden olabiliriz.
Şimdiye kadar anlattıklarım Amerikalı psikolog Abraham Maslow tarafından, 1943 yılında yayınlanmış bir çalışmasında ortaya atılmış ve sonrasında geliştirilmiş bir insan psikolojisi teorisidir.
İhtiyaçlarımız kadın ve erkeğe göre farklı değil iken bazı farklılıklar yok değildir. Bu farklılıkları bilmek iletişim sanatının bir parçasıdır. İdare etmemiz ancak bu bilgiyledir. Bu da yapacağımız evlilik için gereklidir.
Peki nedir evlilik?
EVLİLİK: Birlikte yaşam sözleşmesidir. Devletin de kontrolünün altına giren kuralları; sorumlulukları, karşılıklı hakları olan, sevgi, saygı, hoşgörü ve fedakarlıkla ayakta durduğu, güvenin tutkal olduğu bir müessesedir.
EVLİLİK: Hayatı paylaşmanın diğer adıdır. Aile olunmayan bir ortam cehennem olmaya adaydır. Egolarımızı tatmin etme yarışına girersek, yaptıklarımızla hayatı çekilmez kılabiliriz.
Evlilikte iki kişinin birbiriyle iyi ve kötü günde beraber olma, beklentilerini göz ardı etmeme, ortak akla uygun hareket etme gerekliliği üzerine verilmiş sözler vardır.
Elbette sevdiysek evlenebiliriz. Lakin bilmeliyiz ki aile olmak emeğimizin, bilgimizin, tecrübemizin ürünüdür. Doğru bilgiler, hoş söylemler, güzel eylemler, fedakar-sevgi-saygı-sevgi eşliğinde aile olma yolunda başarılı yapar.
Aklımız, kalbimiz, midemiz ve bedenimizle barışık olmamız bizi sağlığımıza kavuşturur. Aklımıza okumayı ve düşünmeyi, kalbimize sevmeyi ve sevilmeyi, midemize sağlıklı ve temiz gıdalarla beslenmeyi, bedenimize de haz almayı, cinsel doyuma ulaşmayı öğretmeliyiz. Aksi takdirde ne sağlıklı bir bedene, ne de güzel düşünce yapısına sahip olabiliriz.
Düşüncelerimiz yani iç konuşmalarımız, otomatik olarak içten geçirdiğimiz cümlelerimizdir. Duygularımız düşüncelerimizle, hislerimizle oluşur. Oluşan bu duygularımızla duyduklarımıza tepki veririz. Kurduğumuz cümlelerle düşündüklerimizi eyleme geçiririz. Böylelikle iyi ya da kötü bir şekilde hayatımızı seçmiş oluruz.
Sağlıklı işleyen bir bedene sahip olmak için hem aklımızı kullanabilecek, kalbimize söz geçirebilecek, midemize sağlıklı besinler verebilecek ve cinsel yaşamımızı yaşayabilecek bir donanıma sahibiz. Yeter ki içimizden gelen sese kulak verebilelim.
Bilinç dışımızın bu konuları ötelemesi geçmişten aldığımız duygularımızladır. Bilinmesi gereken ise cinselliğimizi nasıl ve kiminle yaşayacağımızı, ne zaman, nerede ve nasıl olacağını, nasıl uyarılıp, nasıl doyuma ulaşılacağımızı belirleyenin öncelikle doğru bilgiler ve o andaki psikolojimiz olduğudur.
Evliliğe baş kala bu bilgileri bilmeli, bu doğrultuda hayatımızın sorumluluğunu üstlenerek geleceğe yatırım yapılmalıyız. Aksi takdirde yanlızlığa mahkum olacağız...
Ves-Selam