Sosyolog Dergisi Bir DUSODER Yayınıdır

Kapatmak için ESC Tuşuna Basın

EĞİTİMSEL EŞİTSİZLİKTE SOSYO-EKONOMİK FAKTÖRLER

Kişiler sahip oldukları maddi ve kültürel sermaye oranında, toplumsal bir tabakada konumlanmaktadır. Tabakalar arasında kültürel, sosyal ve maddi eşitsizlikler görülmektedir. Bu eşitsizlikler, eğitim aracılığıyla değişiyor gibi görünse de son yıllarda oluşan eğitimdeki özelleştirme ve neoliberal düzenlemeler, maalesef bu eşitsizliği meşrulaştırmaktadır. Bu da sınıf ve toplumsal tabakalar arasındaki eğitimsel eşitsizliklere sebep olmaktadır.  

Türkiye’de 24 Ocak 1980 kararları ve ardından uygulamaya konulan yapısal uyum ve istikrar programları ile eğitimde özelleştirme ve neoliberal faaliyetler artmıştır. Bunun sonucunda da özel okulların sayısı gün geçtikçe artmış ve bu okullarda verilen eğitim, devlet okullarında verilen eğitime göre daha kapsamlı ve sınavlara hazırlık konusunda daha başarılı bir düzeye getirilmiştir. Fakat özel okullardaki eğitime, ekonomik olarak orta ve alt sınıf ailelerin çocukları ulaşamaz olmuştur. Böylelikle eğitimsel eşitsizlik artmaya başlamıştır. Üniversiteye ve liseye giriş sınavlarına, tüm öğrenciler eşit şartlarda hazırlanıp katılamamıştır. Bu da kişinin en doğal hakkı olan, eğitim hakkı konusunda sınıfsal ayrımlara yol açmıştır. Ve daha da kötüsü, eğitim bir sermaye aracı olarak görülüp, sermaye sahiplerinin başarılı olmasına yönelik bir düzen haline gelmiştir. 

Temel bir insani hak olan eğitime erişme konusunda halihazırda mevcut olan bu eşitsizlikler devam ederken, Covit-19 pandemisi sebebiyle eğitimdeki eşitsizlikler daha da derinleşmiştir. Uzaktan eğitimle, eğitim dijitalleşmiştir. Eğitimde teknolojik aletlerin kullanımı artmıştır. Bu da teknolojik aletlere ulaşamayan birçok orta ve alt maddi güce sahip ailelerin çocuklarının, eğitime erişmesine engel olmuştur. Evinde tableti, bilgisayarı ya da interneti olmayan çocuklar, eğitime katılamamışlardır. Uzaktan eğitimde internet ve teknolojik cihaz zorunluluğunun olması, bunları sağlama konusunda maddi gücü olmayan aileleri olumsuz anlamda etkilemiştir. Ve eğitimdeki bu neoliberalleşme maddi açıdan iyi olan üst sınıf ailelerin yararına olmuş ve diğer alt sınıftaki ailelerin çocukları içinse dezavantaj olmuştur. Maalesef ailelerin maddi imkanları eğitimsel sorunların kaynağını oluşturmuştur.  

Örgün eğitimde var olan özel devlet okulu eşitsizliği, uzaktan eğitim sürecinde de devam etmiştir. Özel okullar uzaktan eğitime başlama ve öğrencilerinin eğitime erişme konusunda daha hızlı hareket etmiştir. Sanat eğitimi, rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri gibi çok boyutlu bir hizmet sağlamıştır öğrencilerine. Kamu okulları ise maalesef bu koşulları yeterince sağlayamamıştır.  

Eğitimsel eşitsizlik, gerek örgün gerekse uzaktan eğitimde açık bir şekilde yaşanmaktadır. Bireyin sahip olduğu ekonomik sermayeye bağlı olarak, eğitime nitelikli bir şekilde erişme şansı değişkenlik göstermektedir. Maddi imkânları yeterli olan ailelerin çocukları avantajlı grup arasında yer almaktadır. Maddi imkânı yeterli olmayan ailelerin çocukları ise bu konuda maalesef dezavantajlı grup arasında yer almaktadır. Anayasadaki  "Kimse eğitim ve öğretim hakkından mahrum bırakılamaz." maddesi malaesef eğitimdeki eşitsizliklerin çözümlenmesine yetmemiştir. Uzaktan eğitimle birlikte ekonomik şartların yetersizliği, kişilerin eğitim ve öğretim hakkından daha fazla  mahrum kalmalarına sebep olmuştur.  

Toplumdaki ekonomik ve sosyal eşitsizlik ortadan kalkmazsa, eğitimdeki eşitsizlik de ortadan kalkmaz. Fakat, eğitimde  neoliberal faaliyetlerin sorgusuzca benimsenmesi yerine, eğitim alanında, çok yönlü ve herkesin kolaylıkla ulaşabileceği bir sistem düzenlenebilirse, eşitsizlikler azalabilir. 

Leave a comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Dergiler